Ankara keçisi yeniden değer kazanıyor

17 November Friday, 2017
Ankara keçisi diğer adıyla tiftik keçisinin yaygınlaştırılması ve Türk tiftiğinin dünya piyasasında tekrar üst sıralara çıkması için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Damızlık Koyun ve Keçi Birliği işbirliği yapıyor.
Ankara keçisi yeniden değer kazanıyor Haber: Ayşe Gül ULUCAN ŞAHİN
Kamera: Ejder Hasan TAZEOĞLU
Fotoğraf: İbrahim BAĞCI

Ankara’nın simgelerinden biri olan Ankara keçisi diğer adıyla tiftik keçisi, kendine has özellikleriyle diğer keçilerden farklı. Ankara keçisinin öncelikle tarihsel bir önemi bulunuyor. Türkler Orta Asya’dan göç ederken, tiftik keçilerini de yanlarına getirmişler. Ankara ve çevresine yerleşenler en kaliteli tiftik keçisini Güdül, Ayaş ve Beypazarı’nda yetiştirmiş. Ankara keçisinin yünü yani tiftiği kaliteli olursa çok kıymetli bir tekstil ürünü. Yıllar önce dünya sıralamasında alt sıralara düşen Türk tiftiğinin yeniden ilk sıralara çıkması için çalışmalar yürütülüyor. Bu çalışmaları yürütenlerin başında da Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği geliyor. Birlik, Ankara keçisinin tekrar yaygınlaşması ve tiftiğin yeniden dünya piyasasında önemli bir yere gelmesi için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile işbirliği içinde çalışmalarını sürdürüyor.
Ankara İli Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Kılıç, Ankara tiftik keçisiyle ilgili merak edilenleri ve yapılan çalışmaları Web Tarım TV izleyenleri için anlattı.
Hasan Kılıç, Ankara tiftik keçisinin tarihsel bir önemi olduğunu belirterek, “Türkler Orta Asya’dan buraya göç ederken getirmişler tiftik keçisini. Orta Asya orjinli. En kaliteli tiftik keçisi bu bölgede ortaya çıkmış. O yüzden Ankara keçisinin Orta Asya’da çok önemi kalmamış. Ankara keçisinin önemi şu: Birincisi tiftik. Tiftik, Türkiye’de bir dönem neredeyse ihracat rakamında en büyük yeri kaplıyormuş. Bir dönem dövizimiz yokmuş, tiftik satışından gelen dövizle bizim döviz ihtiyacımız karşılanıyormuş. Böyle tarihsel ve misyonik bir önemi var. Aynı zamanda simgesel de yani adı üzerinde Ankara keçisi. Tarımsal açıdan da çok kıymetli. Çünkü tiftik çok değerli bir tekstil ürünü. Dünyanın her yerinde en pahalı tekstil ürünlerinden birisi tiftikten elde ediliyor. Bu açıdan çok önemli. En çok Ankara’nın kuzey bölgesinde tiftik keçisi yetiştiriliyor. İlçe bazlı olarak Güdül’de. Ondan sonra Beypazarı ve Ayaş gelir. Bu bölgeye yayılmış. Diğer illerde Karaman’da var ama en çok Ankara’nın bu 3 ilçesinde yoğun olarak yetiştiriliyor. Yüzde 80’i Güdül, Beypazarı ve Ayaş’ta bulunur. Bu meşelik arazilerde. Buradaki coğrafyada tarım alanı çok fazla yok, yapılacak tek şey keçi yetiştiriciliği” diyor.
Ankara’da 90 bin tiftik keçisi var
Türkiye’deki keçi sayısının 150 binle 170 bin arasında olduğunu kaydeden Kılıç, “320 ton tiftiğimiz tespit ediliyor. Ankara’da da 85-90 bin arasında tiftik keçisi var. Bu sayı 60-70 binlere kadar düşmüştü. Projelerle beraber bu sayıyı ve kaliteyi de yükselttik” ifadesine yer veriyor.
Türkiye’de 320 ton tiftik üretiminin yapıldığını üzüntüyle belirten Kılıç şöyle devam ediyor: ”Daha önce dünya birincisiydik. Türkiye’de 5-6 bin ton tiftik üretimi yapıldığı dönemler olmuş. Şu anda dünya birincisi Güney Afrika. Türkiye 3. sırada. 2. sırada Arjantin ve Yeni Zelanda var. Onlar iki kırkım alıyorlar verim artışı da fazla onlarda. Türkiye maalesef 3. Sıralara kadar düştü. Bizim kalitemiz dayanıklılık anlamında çok iyi. Kalite açısından tiftikte bir bozulma yaşandı geçtiğimiz yıllarda o yüzden sıralamada daha aşağılara düştük”.
Tiftiğin kalite artışında Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında çalışan bürokratların çok duyarlı olduğunu ifade ediyor Hasan Kılıç: “Tiftik keçisinin biteceğinin farkına vardılar. Projeler oluşturuldu, ıslah projeleri kapsamına alındı. Islah projeleri kapsamında da Ankara tiftik keçisine pozitif bir ayrım yapıldı. Şu an 5 tane proje yürütülüyor TAGEM’in finansmanı, kontrolü ve bizim birlik ile. Hemen hemen burada projeye girmek isteyenlerin tamamı projede. Bunlara destek verilmekte. Tartımlar alınmakta, tiftik kaliteleri kontrol edilmekte, ona göre ıslah yapılmakta yani sürüler düzeltilmekte”.
Tiftik Keçisine özel destek verilmesi keçi sayısını artırır
Üreticilerin Bakanlığın vermiş olduğu destekten memnun olduğunu, ancak artırılmasına da kimsenin yok demeyeceğini söyleyen Kılıç, Ankara keçisi sayısının artırılması için yapılması gerekenleri de şöyle sıralıyor: “Bir paket program şeklinde ayrı bir tarafta tutulacak Ankara keçisi. 5 yıllık ve 10 yıllık bir paket program. Yüksek bir destekleme ile. Önce tiftik keçisinin tekrar bir yayılması sağlanacak. Kültürü oluşturulacak çünkü tiftik keçi üretimi yapmak bir kültürdür. Eski insanlar yapmış ama yeni kuşağın çoğu bunu bilmiyor. Karlılığı biraz ön plana çıkarıldığında tekrar eski haline dönmesi beklenebilir. Kalitesini ıslahla ilerletiyoruz”.
Hasan Kılıç, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Ankara keçisi için yaptığı desteklerle ilgili şu bilgileri veriyor: “Projeden hayvan başına ve yavru başına Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı destek vermekte. 2017 yılında anneye ve yavruya ayrı ayrı destek verilmeye başlandı. Desteklemeden anne faydalanamıyordu. Anneye 40 lira yavruya 80 lira destek veriliyor. Bunun yüzde 20’si birlik giderleri. Geri kalan yüzde 80’i yetiştiriciye ödenmekte. Tiftik kilogram başı 25 lira destek var. İki kilo olursa 50 lira tiftikten destek alıyor. Bu da 100-110 lira yapıyor. Bu rakam 150 liraya ulaştığında Ankara keçisi yetiştiriciliği ciddi ciddi yaygınlaşmaya başlar. Küçükbaşta keçi yetiştirme tercih edilme noktasına gelinebilir”.
Yıl sonunda yaşlanmış keçilerin değerlendirme meselesinin olduğunu hatırlatan Kılıç, bunun üzerinde birlik olarak çalıştıklarını kaydediyor. Yetiştiricinin kendi imkanlarıyla satış yaptığını belirten Kılıç, keçi eti tüketiminin artırılmasıyla ilgili de çalışmalar yaptıklarını vurguluyor: “Güneyde keçi eti çok tüketiliyor. Maraş’tan Muğla’ya kadar Akdeniz kuşağında yörük kültüründen dolayı keçi eti tüketimi var. Biz keçi eti tüketimini artırmak için pastırması yapılabilir mi diye kafa yoruyoruz. Damızlığı sona ermiş dişi keçilerin de bu şekilde değerlendirilmesi sağlanırsa, karlılık oranı biraz daha artacaktır Ankara tiftik keçisinde. Tiftik keçisinin sütü genellikle çevre illerden gelenler için peynir yapılıp satılıyor. Ankara tiftik keçisinin çok fazla sütü olmuyor, diğer kıl keçilerinde olduğu gibi. Ankara keçisinin birincil ana ürünü tiftiktir”.
Tiftik üzerine ıslah çalışmalarının yapıldığını ifade ediyor Kılıç, “Bizim ilk önceliğimiz tiftik kalitesini yükseltmek. Tiftik tekstil sektöründe, otomotiv sektöründe kullanılıyor. Tekstil sektöründe kaba tiftiğin battaniyeden tutun hediyelik eşyalarda da kullanılmakta. İnce kısmı da bildiğimiz çok değerli kumaşlar. Özellikle son dönemde organik iç çamaşırında kullanılıyor. Ama çok kaliteli tiftik olması gerekiyor. O yüzden biz de kalitesinin yükseltilmesine çalışıyoruz. Otomotiv sektöründe kalın kaba tiftik yalıtımda kullanılıyor. Kaplamada yalıtımda yanmıyor, yanıcı özelliği çok düşük” diyor.
Tekstil ürünlerinde ana tiftik çok değerli. Takım elbiselere yüzde 20 katılarak, parlaklık sağlanıyor. Abiye elbiselerde kullanılan kaliteli tiftik çok pahalı fiyatlarla satılıyor.
Hedefimiz tiftik kalitesini artırmak
Tiftikte kalitenin bir dönem bozulduğunu belirten Kılıç, şöyle devam ediyor: “Güveli tiftik yurt dışına satılmış. Geri iade gelmiş kırmızı çizgi yemiş Türk tiftiği. Kalite açısından düşük gösterilmiş. Böyle olunca iç piyasaya yansımış fiyat. İç piyasaya fiyatlar yansıyınca insanlar üretimi terk etmeye başlamış. Halen bu durum tam olarak düzelmedi. 1985-90’lar bu dönem. Bu dönemden sonra yavaş yavaş gerilemeye başlamış. Yetiştiriciliği bırakmak istemeyenler kıl keçisi yetiştirmeye başlamış. Bu sefer tiftiğin kalitesi bozulmuş. Dünya sıralamasında da alt sıralara gerilemiş. Fiyatlar tabi ki düşmüş. Normalde şu anda yurt dışı piyasasında 17-20 dolar, 30 dolara kadar çıkıyor. Türkiye’deki değeri 17-20 dolar olsa ortalama 70 lira yapıyor. Biz kaçtan alıyoruz? 2 yıl önce 8 liradan alınıyordu yalın tiftik alımı, biz geçen yıl 15-16 liradan aldık. Bu da yükseltilmiş hali. Yüzde yüz artışlarla gittik. Kaliteye göre alış ve destek yapıldığında iyisini seçemediğiniz sürece bu iş vasatlığa doğru gider. Bakanlık desteği de bu yönde. Sağolsunlar görüş de istiyorlar. Genel destek ürün üzerine yapılan destek. Tiftiği alırken, tiftiğin kalitesi üzerine. Siz her tiftiğe 10 lira verdiğinizde iyi ile kötüyü ayıramıyorsunuz. İyi ortaya çıkmadığı sürece de bu sefer üretici daha fazla tiftik verme yoluna gidiyor. Daha fazla tiftik vermek için cüsse artışı sağlar kıl keçisinin ama kalitesi düşük, tiftik fazla da. Siz o şekilde kaliteye yönlendirdiğinizde dünya piyasasında yeniden belli bir yere gelirsiniz. O yüzden diyorum 10 yıllık paket programla bu kalitenin üzerinden gidilebilir. Ondan sonra bu dünya piyasasının içine de girmiş olursunuz yeniden. Bu çünkü 1-2 yılla olmaz. 5 yıl o tiftiğin iyi geldiği gözükecek dünya piyasasında. Yeniden sizin bir şey yapmanıza da gerek yok. 70 lira tiftik olacak iç piyasada. Biz şimdi destekle beraber 40 lira veriyoruz. Zaten 70 lira olacak. Bu da ciddi bir gelir kaynağı sayılır. 5 yıl kurtarmaz 10 yıllık bir paket program olması lazım”.
Bakanlığın çok büyük katkısı var
Kılıç, iyi tiftiğin seçilmesinin de önemli olduğunu vurguluyor: “Yetiştiricinin de olduğu bir komisyon kurulursa, kötü tiftik iyi tiftik ayırımı daha iyi yapılabilir. Gerçekten kaliteli tiftik yetiştirenlerin tiftiği alındığında, onlardan elde edilen damızlıklar da diğer yeni açılacak işletmelere transfer yapılarak yaygınlaşması sağlanabilir. Alıcıya destek verildiğinde kaliteli tiftiğin yaygınlaşması sağlanacak. Bunlar kontrollü bir şekilde yapılabilir diye düşünüyorum. Hem ziraat mühendisi olarak, hem bu birlikte verdiğimiz emek, gerekse yetiştirici olarak. Sonuçta kırsaldan gelen bir insanız. Halen de ben merinos yetiştiriyorum. Çok yol aldık ama. Bu proje çok etkili oldu gerçekten. Türkiye genelinde ıslah projelerinden hangisi en etkili olanı diye sorarlarsa gerçekten Ankara keçisi derim. Bakanlığın da çok büyük katkısı var bunda. Bakanlığın pozitif ayrımcılık yapmasıyla bu işte ciddi yol aldık. Çok ciddi bir dönüşüm sağlandı şu anda bir kere azalma durdu, kalite yükseldi. Bu ciddi bir adım. Biz de artık artırma yöntemine nasıl başvurabiliriz diye çalışıyoruz”.
“Keçi yetiştiriciliği dağlık alanda yapılıyor. İster istemez kar marjı yüksek olmak zorunda. Köylünün ormanla başı belada. Ormanlık alanda fidanlık alanlara bırakmıyorlar o da doğru bir yöntem. Tabi fidanlık alana zarar verir ama büyük ağaçlarda sıkıntı yok” diyor Kılıç ve şöyle devam ediyor: “Hatta otları toplayıp yangın çıkmasını da engelliyor keçi. Çünkü ince otun yanma olasılığı daha yüksek. İlk yanan samandır, saman da orada yetişmiş ottan geliyor. Keçi o alanda dolaştığı zaman otları yeşilken yemiştir zaten. O alanda bir canlılık var, hareket var. Orada bir yangın çıktığı zaman ilk çobanın haberi olur. Gözetmenlik görevi de yapıyor çoban. Keçi gübre bırakıyor, aynı zamanda”.
Ankara keçisinin sütü çok fazla olmuyor ancak diğer keçi türlerinin sütü gıda sektöründe kullanılıyor. “Halep keçisi üretimi yapılan yerler özellikle Maraş bölgesinde, Akdeniz’de sanen keçi yetiştiriciliği yapılan yerlerde ve bizim burada bir iki tane profesyonel işletmemiz var. Bunlar sütü için yapılan keçiciliktir. Keçi sütü dondurma, peynir ve şimdi bir de pastörize günlük süt olarak satılmakta. Alan kişiler daha çok tedavi ya da çocuklarına keçi sütünün yararlarından dolayı özel tüketim alanı olarak kullanıyor. Sanen ve Halep keçi yetiştiriciliğinde ciddi süt üretiliyor. Ankara keçisinde öncelikle süt olmadığı için ister istemez onu çok ekonomik bulup ticariye konu olacak şekilde kullanmıyor”.
Hasan Kılıç, keçi eti tüketimini artırmak için yaptıkları çalışmaları da şu şekilde aktarıyor: “2 yıl önce “Olsa da Yesek” oğlak dolması sloganı ile keçi eti tüketimi artırmaya çalıştık. Et olarak kullanılan kuzu ve oğlaktır. Oğlak ve kuzu etinde hiçbir sıkıntı yok. Keçi eti tüketiminin az olmasında, belli sosyolojik nedenler, bazı önyargılar yatıyor. Hiç yememiş birisi mesela,  kokuyormuş diye duyuyor ve yemiyor. Toplum olarak yeni tatlara çok fazla açık değiliz. Duyduğumuz üzerinden hareket edebiliyoruz. Bunları yenmeye çalışıyoruz, ciddi de yol aldık. Tiftik keçisinin oğlağı ilk defa büyük marketlerde raflarda yer aldı. Ciddi de fiyat artışı sağlandı. Bu yıl genel anlamda küçükbaş iyi para ettiğinden ona ihtiyaç duyulmadı hatta iç piyasada üretici elinden çıkarıp ürünü satabiliyor”.
Keçi eti diyet için tüketilebilir
Keçi etinin besin değerinin yüksek olduğunu vurgulayan Kılıç, “Keçi yem yemiyor. Dağlarda ne yiyorsa o. Uzmanlar doğal Omega 3 vitamininin küçükbaşta olduğunu belirtiyor. Yağında Omega 3 bulunuyor ama doğada yer alan küçükbaş için söylüyorlar bunu. Bu hayvana en fazla kış mevsiminde arpa verilir. Suni yem kullanılmaz. Özellikle kesim zamanı şu aylar zaten yem verme ihtimaliniz yok. Keçi eti diyet eti olarak kullanılır. Tüketiciyi bilgilendirme aşamasında yetersiz kalıyoruz. Biz Ankara Birlik olarak bunun önünü kesmeye çalışıyoruz. Bu konuda başarılı olduğumuza inanıyorum. Çünkü fiyatlara yansıdı. Şu anda satış açısından bir sıkıntımız yok. Birincil ürün tiftik ise ikincisi oğlaktır” diyor.
Hasan Kılıç’ın küçükbaş hayvan yetiştiricilerine bir de tavsiyesi var: “Küçükbaş yetiştiricilerinin aile yetiştiricisi olması çok önemli. Ailede anne baba, işletmenin başında olacak. Aile olursa işin kar marjı artıyor. Bakanlığın desteği de bu yönde olmalı. Yapan kişileri elinizde tutarsanız, diğer komşular da kazancı görünce onlar da bu işi yapar”.
Mera sorununu çözmeliyiz
Kılıç, küçükbaş yetiştiriciliğinin merasız olmayacağını belirterek sözlerini şöyle tamamlıyor: “Mera sorunun bakanlık tarafından muhakkak çözülmesi lazım. Uydumuz var bizim. Direk uydudan hangi alan mera belli ve hangi alan iştigal altında belli. Bakanlığın resen devreye girmesi lazım. Meralarda yetiştiricilik yapan kişilerin ağıllarla başı belada. Merada ağıl yapan adama burası mera gözüküyor deniliyor kadastro geçerken, tapulu yerler ayrılmış, tapusuz yerler mera denmiş geçilmiş. O insanların başı belaya giriyor. Yıkılmıyor ama mahkemeye gidiyorsun, ceza alıyorsun. En sonunda terk edebiliyor. Buna bir çözüm getirilmesi lazım. Çünkü merada yapılacak hayvancılık, başka nerede yapılacak ki. Acilen toplulaştırma meselesinin yapılması lazım ki, meralar belli bölgelere yığıldığında insanlar daha rahat hayvancılık yapar. Aynı zamanda hayvancılık yapılmayan köyde de başka bir işletme gelip hayvancılık yapabilir. Bakanlık arazi toplulaştırması ve meralara çok önem veriyor ancak kesinlikle hızlandırması lazım. Arazi toplulaştırma kanunu yüzyılın kanunuydu. Küçükbaş hayvancılık yapanlara mera yeri verilmeli. 3-5 dönüm gibi. Küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi için bakanlarımız uğraşıyor ve genel bir strateji olarak belirlendi. Şimdi teşhis konuldu, çare bulunur artık”.
 
tiftik ankara keçisi keçi damızlık koyun ve keçi birliği