Böcek korkularını “Rıfkı” ile yendiler

02 April Monday, 2018
Çocuklar, böceklerin ekolojiye ve insanlığa olan katkılarını anlatmak amacıyla kurulan Böcek Şenlik Okulu'nda “Rıfkı” ile böcekten korkmamayı öğrendi.
Böcek korkularını “Rıfkı” ile yendiler Ankara’da çocukların böcek korkularını yenmeleri, böceklerin ekolojiye ve insanlığa olan katkılarını anlatmak amacıyla kurulan Böcek Şenlik Okulu'nda çocuklar, “Rıfkı” ile böcekten korkmamayı öğrendi.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından başlatılan Böcek Şenlik Okulu’nda verilen eğitimle çocuklar böcekten korkmamayı öğreniyor. Çocuk üniversitelerinin amacının toplumda bilim ve sanat kültürünü popüler hale getirmek ve gençleri özendirmek olduğunu söyleyen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cem Özkan, böceklerden yola çıkarak toplumda ekoloji farkındalığını oluşturmak istediklerini belirtti. Toplumda böceklere karşı korkunun çok fazla olduğunu ifade eden Özkan, “Verdiğimiz eğitimle böceklerin ekolojiye, insanlığa olan katkılarını öğretiyoruz. Mühendislikte, tasarımda, edebiyatta nasıl kullanılacağını uygulamalı olarak öğretiyoruz. Eğitimin sonunda da öğrenciler hayallerinde bile düşünemedikleri irilikteki böcekleri ellerine alıyorlar. Burada böceklere olan korkunun nasıl kırılabileceğini gösteriyoruz ve böceklerle nasıl hayvan sevgisi aşılanabileceğini, böceklerin sanatta, edebiyatta, bilimde, tasarımda nasıl kullanılabileceğini göstermek istiyoruz. Bizim ülkemizde böcek korkusu çok fazla. Dolayısıyla doğadan kopuşlar da çok fazla. Üç hayvandan iki tanesi böcektir. Çocuk böcekten korktuğu zaman doğadan da kopuyor. Doğadan kopan bir çocukta iyi bir mühendis olamaz. Mühendisliğin tanımı, doğanın taklit edilmesi. Eğer çocuk doğadan, böcekten korkarsa mühendislik diplomasını alabilir ama iyi bir mühendis olamaz, iyi bir sanatçı, iyi bir tasarımcı olamaz. Bizim ülkemizde en eksik kesimlerden birisi de bu ekoloji eğitimlerinin verilemeyişi. Biz aslında eğitimlere çocuklardan başladık ama gerçek problemin öğretmenlerde olduğunu fark ettik. Şu anda öğretmen eğitimleri de devam etmekte. Bugüne kadar birebir 15 bin kişiye eğitim verdik. Çok fazla talep var, elimizden geldiğince bu talepleri karşılamaya çalışıyoruz” dedi.
Özkan, Böcek Şenlik Okulu'nda verilen eğitime ilişkin şu bilgileri verdi:
“Eğitimlerde öncelikle bilgi aşılıyoruz. Yani neye böcek denir, neye böcek denmez. Korktuğumuz şey nedir, bunu öğretmek istiyoruz ve böcekler olmasaydı ne olurdu, ekolojik denge nasıl olurdu, insanlar bundan nasıl olumsuz etkilenirdi? Böceğin morfolojisi, biyolojisi, ekolojisi, insanlığa katkısı. Aslında üniversitede verilen derslerin biraz daha popüler dille anlatımını gerçekleştiriyoruz. Bunun dışında uygulamalı kısımda böcekleri görüyorlar, doğaya çıkıp böcekleri yakalayabiliyorlar. Derste gördüğü teorik eğitimlerin uygulamasını yapabiliyorlar burada.”
“Toplumda en iyi böcek ölü böcek algısı var”
Böceklerden korkunun iki temel nedeni olduğunu belirten Özkan, bunlardan birincisinin öğretmen, ikincisinin ise aile olduğunu söyledi. Öğretmenlerin model bir rol olduğuna dikkat çeken Özkan, “Eğer bir öğretmen, sınıfa bir böcek girdiği zaman korkup bağırıyorsa öğrenciler de korkuyor. Çok korumacı aileler ‘aman böcek geliyor’ diye söylenince çocuk diyor ki, demek ki böcek kötü bir şey, uzak durmam gerekiyor. Aslında burada veli ve öğretmen eğitimi çok etkili. Doğadan, böcekten korkan bir öğretmen doğa sevgisini verebilir mi? Öğretmenlerin de bu eğitimi almasında biz fayda görüyoruz. Çocukların yüzde 98’i böceklerden neden korktuğunu bilmiyor. Çünkü çocukken bu öğretilmiş. Bizim için önemli olan şu; başlangıçta korku yüzde 80, eğitim sonunda yüzde sıfır. Toplumda maalesef en iyi böcek ölü böcek algısı var. Bu doğru bir yaklaşım değil. Böcekler aslında öldürülecek canlılar değil. Ekolojiye, insanlığa olan katkılarını gördükten sonra çocuklar onlara çok dostane yaklaşacaklar. Bunun dışında ekoloji bilgisi oluşuyor. Çevre kirliliğine karşı çocuk nasıl bir tepki vereceğinin farkına varıyor. Bizim esas vermek istediğimiz ekolojiye karşı çocuklarımızın duyarlı olması” diye konuştu.
Özkan, “endüstri 4.0”ın robot ve sensör teknolojisi üzerine kurulduğuna dikkat çekerek, “Endüstri 4.0 çok popüler bir konu. Robotlar ve sensör teknolojisi. İkisi de doğadan geliyor. İlk robotlar böcektir, yani 6 bacaklıdır. Böcekler, sensörleri en çok gelişmiş canlılardır. Mesela, bir böcek anteniyle 10 kilometre uzaklıktaki dişisini, besini veya tehlikeyi algılayabilir. Bugün endüstri 4.0, robot teknolojisi ve sensör teknolojisi üzerine kurulu. Bilim insanlarına bu ilhamı veren böceklerdir. Böcekleri her alanda kullanabiliriz. Böceklere karşı korkuyu kırıp çocuklarımıza bilimi, sanatı aşılamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Öğrenciler korkularını Madagaskar tıslayan hamam böceği 'Rıfkı' ile yendi
Öğrenciler, yaklaşık 2 saatlik eğitimin ardından korkularını yenmek için Madagaskar tıslayan hamam böceğini ellerine aldılar. Entomofobi (böcek korkusu) olan öğrenciler, “Rıfkı” isimli böceği ellerinde tutarak böceklerin aslında korkulacak bir hayvan olmadığını, hatta doğaya katkıları olduğunu anladıklarını söylediler.
Böcek Şenlik Okulu'ndaki eğitimden önce böceklerden çok korktuğunu söyleyen Nasrettin Hoca Ortaokulu öğrencisi İpek Toraman, “Böcekler olmasaydı nasıl bir yaşam yaşayacağımızı düşünemiyordum. Dışarıda herkes böceklere karşı bir korku yaşıyor. Böcekler olmasaydı böyle bir yaşam yaşayamayacağımızı ve çevreye çok yararlı olduklarını düşünüyorum. Daha önce hiç elime böcek almamıştım. İlk elime aldığımda korktum ama daha sonra zararsız olduğunu anladım” dedi.
Ali Keskin isimli bir öğrenci ise, böceklerden çok korktuğunu ve Madagaskar tıslayan hamam böceğini eline aldıktan sonra korkusunu yendiğini, daha önce böyle büyük bir böceği hiç eline almadığını belirtti.
 
Böcek şenlik okulu ankara ziraat fakültesi böcek korkusu böcek Rıfkı entomofobi Prof. Dr. Cem Özkan