Bitkinin ihtiyaçlarına özel mikrobiyal gübre

07 December Wednesday, 2022
Çevreyi koruyarak üretim yapmayı amaçlayan girişimciler Mikrobiyal gübre çalışmalarına başladı. toprak kirliliği, denizlerin kirlenmesi, biyoçeşitlilik kaybı gibi problemleri minimize edecek mikrobiyal gübre kullanımıyla bitkiye özel gübre dönemi de başlıyor.
Bitkinin ihtiyaçlarına özel mikrobiyal gübre
Genç girişimciler SoilBiom’u kurdu, gübrede çevreci dönem başladı.

Kimyasal gübre kullanımını azaltacak mikrobiyal gübre geliştirmek için hayata geçirilen SoilBiom adlı girişimin kurucu ortağı Atakan Yıldız, toprak kirliliği, denizlerin kirlenmesi, biyoçeşitlilik kaybı gibi problemleri minimize edecek mikrobiyal gübre üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Tarım ve Orman Bakanlığınca yayımlanan Türk Tarım ve Orman dergisinde yer alan bilgilere göre Türkiye'de tarım için yılda ortalama 6 milyon ton kimyasal gübre kullanılıyor. Kısa vadede etkili sonuçlar getirse de uzun vadede toprağın yapısını bozan kimyasal gübreler, biyoçeşitliliği azaltıyor ve doğal kaynakları kirleterek çevreye zarar veriyor.

Kimyasal gübre kullanımını azaltmak için ise toprağa ve bitkiye faydalı mikroorganizmalar içeren mikrobiyal yani biyolojik gübreler alternatif oluyor.

SoilBiom, TÜBİTAK Bireysel Genç Girişim (BİGG) desteğiyle bu yılın Eylül ayında mikrobiyal gübre geliştirme amacıyla kuruldu.

AR-GE çalışmalarını; Ankara Üniversitesi Teknokent’in yürütücülüğünü yaptığı AgriGenomik Hub-Hayvan ve Bitki Genomik Araştırma İnovasyon Merkezi, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü, Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Ziraat Fakültesi laboratuvarlarında gerçekleştiren ekip, Atakan Yıldız, Deniz Sapaz, Umut Ferhat Başpınar, Osman Peker ve Atakan Pipilos’tan oluşuyor.

Yaklaşık iki yıl sürmesi planlanan AR-GE çalışmalarının ardından ilk ürünün 2 yıl içinde ortaya çıkması bekleniyor.
SoilBiom kurucu ortağı Atakan Yıldız, TEMA Vakfı projelerinin kendilerine esin kaynağı olduğunu belirterek projenin ortaya çıkış hikayesini şöyle anlattı: "(Lisans yıllarımda) Ankara Üniversitesinde Genç Tema Başkanlığı yaptığım için oradaki TEMA Vakfı'nın projeleriyle çok içli dışlıydım. Kurucu ortağım Atakan Pipilos ile birlikte bu projeleri nasıl geliştirebiliriz diye oturup konuştuğumuzda biyoteknolojik yöntemleri kullanırsak çok basit zirai uygulamalarla birlikte yeni nesil teknolojilerle daha verimli, daha kaliteli, daha temiz, çevre dostu ürünler üretebileceğimizi fark ettik ve bunun üstüne araştırmalar başladı."

Her bitkinin farklı ihtiyaçları bulunduğunu, kendilerinin de bu ihtiyaçları tespit edip çözüme yönelik ve bitkiye özel mikrobiyal gübreler tasarladıklarını kaydeden Yıldız, "Kimyasal gübre kullanımını azaltacak, aynı zamanda onların neden olduğu toprak kirliliği, denizlerin kirlenmesi, biyoçeşitlilik kaybı gibi problemleri de minimize edecek bir mikrobiyal gübre üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz." dedi.

Diğer mikrobiyal gübrelerden farklı

Mikrobiyal gübre çalışmalarına ilk olarak Türkiye'de her sofrada bulunan ve spesifik bir bölgede yetiştirilen çay ile başladıklarını bildiren Yıldız, geliştirdikleri metotla, ilerleyen dönemde fındık, tütün, antep fıstığı ve zeytin gibi yerel ürünler üzerinde de çalışmayı planladıklarına değindi.

Yıldız, geliştirdikleri mikrobiyal gübrenin piyasadaki diğer gübrelerden farkına ilişkin şunları söyledi: "Piyasadaki bulunan mikrobiyal gübreler daha çok direkt topraktan örnekler alıp onun üzerinde ilerlerken, rizosferik dediğimiz yani direkt kökte bulunan bakterilerden ilerlerken biz hem kökten hem de bitkinin kendi içerisinde bulunan bakteriler, yani endofitik bakteriler üzerinden ilerliyoruz. Bu sayede hem bitkiyi hem de toprağı tarayıp ihtiyaç nedir, içerisinde ne var ne yok analiz edip, buna yönelik içerikler üretiyoruz."

Türkiye ve dünyada büyük bir kimyasal gübre pazarı olduğunu fakat ilerleyen zamanlarda mikrobiyal gübreye olan talebin artacağı görüşünü paylaşan Yıldız, "2030'a kadar kimyasal gübre kullanımının azalacağı, 2050 yılında kimyasal ve mikrobiyal gübre kullanımının eşitleneceği, 2070'ten sonra ise mikrobiyal gübre kullanımının daha fazla olacağına yönelik çalışmalar mevcut." diye konuştu.

SoilBiom Kurucu Ortağı Atakan Pipilos ise bitkiden ve topraktan alınan küçük bir örnekle, içerisindeki bütün biyoçeşitliliğin tür düzeyinde tespit edilmesini sağlayan eDNA metabarkodlama teknolojisi kullanımının ve sadece kökün dışındaki bakterileri değil bitkinin içinde bulunan mikroorganizmaların da hedef alınmasının, projelerinin iki yenilikçi yönü olduğunu kaydetti.

Pipilos, çalışmalarının aşamaları hakkında şu detayları verdi: "İlk olarak üzerinde çalışacağımız bitkinin verimli olanlarını tespit ediyoruz daha sonra bu bitkilerin yaprak, sap, kök ve toprak gibi çeşitli dokularından örnekler alıyoruz. Aldığımız bu dokulardan eDNA metabarkodlama yöntemini kullanarak bakteri ve biyoçeşitliliği tespit ediyoruz. Bu bakterilerden faydalı olanları tespit ettikten sonra belli bakteri kültürü yöntemleriyle bir mikrobiyal gübre tasarlıyoruz.”

Pipilos, üzerinde çalıştıkları mikrobiyal gübreyle bitki canlılığını yüzde 50 artırmayı hedeflediklerini, bitki veriminde ise yüzde 30 artış beklediklerini dile getirdi.
mikrobiyal gübre kimyasal bitki biyoçeşitlilik tarım