Özel sektör ve üniversitelere Ar-ge fırsatı

11 September Monday, 2017
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı özel sektör ve üniversitelere Ar-ge çalışmalarında büyük destek sağlıyor. Bakanlık, Ar-ge çalışmalarına verdiği maddi desteği 10 katına çıkarmakla kalmıyor, araştırma enstitülerini, laboratuvarlarını, eğitim merkezlerini özel sektör ve üniversitelerin kullanımına açıyor.
Özel sektör ve üniversitelere Ar-ge fırsatı Haber: Ayşe Gül ULUCAN ŞAHİN
Kamera: Altay TÜRÜNG
Fotoğraf: İbrahim BAĞCI
 
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, özel sektör ve üniversitelere tarımsal Ar-ge desteği konusunda kaçıramayacakları bir fırsat sunuyor. Bakanlık, 50 araştırma enstitüsü, 13 Ar-ge yetkisi olan gıda kontrol laboratuvarı, 9 veteriner kontrol enstitüsü ve 1 Ar-Ge yetkili eğitim merkezini özel sektör ile üniversitelerin kullanımına açtıklarını duyurdu.
Bakanlık, 180 firmayı Ar-ge yapmak üzere yetkilendirirken, Ar-ge çalışmalarına verdiği desteği 10 katına çıkardı. Üst limiti 300 bin lira olan Ar-ge desteği 3 milyon liraya çıkarılarak özel sektör ve üniversitelerin tarımda yapacakları Ar-ge çalışmalarına büyük destek verilmiş oldu.
Özel sektörün ‘taşın altına elini daha fazla koymasını’ isteyen Bakanlık, özel sektörün yüzde 3,5 olan Ar-ge katkısını önce yüzde 30’a daha sonra da yüzde 50’ye çıkarmayı hedefliyor. 5 yıllık yapılan planlamaya göre, tarımsal Ar-ge harcamalarının 1,6 milyar liraya çıkarılması hedeflenirken, özel sektörden de 900 milyon liralık bir katkı bekleniyor. Yine bu özel sektörden beklenen 900 milyon liralık rakamın 630 milyon lirası dolaylı bir şekilde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından karşılanacak.
Ar-ge çalışmaları içinde tarımın payı yüzde 3,5
Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdür Yardımcısı Dr. Necati Tulgar, kamu-özel sektör-üniversite işbirliğinin detaylarını Web Tarım TV’ye anlattı.
Ar-ge desteklerinin 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu ile verilmeye başlandığını belirten Necati Tulgar, “Biz 2007 yılından itibaren bir tebliğle bunun kapsamını belirleyerek bu destekleri vermeye başladık. Yaklaşık 10 yılı aşkın bir zamandır da bu destekleri veriyoruz. İlk çıktığı zaman bu desteklerle ilgili özel sektörün ve üniversitelerin çok fazla bilgileri yoktu. Gelişen bu süre içerisinde biz birçok üniversiteye ve özel sektöre bir şekilde bunu bildirdik. Dolayısıyla asıl çıkış amacı da, özellikle özel sektörün Ar-ge içerisine çekilmesi. Genel Ar-ge’de özel sektörün payı yaklaşık yüzde 50 civarında. Yapılan Ar-ge’lerin yüzde 50’sini özel sektör, diğer kalan kısmı da üniversiteler ve kamu destekliyor. Ama tarımsal Ar-ge’de bu böyle değil. Neden? Çünkü pahalı bir iş olduğu için bunun çıktılarının görülmesi uzun zaman sürüyor. Özel sektörün buradaki payı da yüzde 14. Çok düşük. Şu anda tarımsal Ar-ge’nin genel Ar-ge içerisindeki payı yüzde 3,5 civarında. Biz bunu ilk etapta yüzde 50’ye nasıl çıkarabiliriz diye bir planlamada bulunduk. Mayıs ayında özel sektörü de tanıtım amacıyla topladık ve konuyu kendileriyle paylaştık. Bizim katkılarımız ne olabilir, onlar ne tür katkılar sağlayabilir, kendileriyle istişare ettik” dedi.
Ar-ge çalışmalarına yüzde 70 destek veriyoruz
“Bu 10 yıl içerisinde verdiğimiz desteklerle belli kurul ve kuruluşların alt yapılarında belli bir seviyeye geldiğini görüyoruz” şeklinde konuşan Tulgar, “Diyelim ki teşhis kiti geliştiriyorsunuz ama işin içerisinde özel sektör olmazsa bu yaygınlaşmıyor. Yani bir Ar-ge olarak bir kenarda duruyor. Özel sektörü özellikle bu işin içerisine kattık” değerlendirmesinde bulundu.
Necati Tulgar şöyle devam etti: “2017 yılı içerisinde Ar-ge ile ilgili bazı değişikliklere gittik. Nedir bunlar? Proje başına daha önce 300 bin lira civarında bir destek veriyorduk, tamamı hibe şeklindeydi. Ama 2017 yılında biz bunu değiştirdik. 300 bin liradan 3 milyon liraya çıkardık ki, daha büyük projeler daha sonuç alıcı projeler elde edelim diye. Ar-ge desteğinin yüzde 70’ini biz veriyoruz. Yüzde 30’unu da özel sektör karşılayacak. Hatta bunun yüzde 10’unu nakdi yüzde 20’si de ayni olacak şekilde. Kendilerinin de bu işin içerisine bir şekilde girmeleri gerekir. Aksi takdirde tamamı hibe şeklinde olduğu zaman bu işin kıymeti anlaşılamıyor. Böyle tamamen boşa harcansın diye verilmiş gibi bir düşünceye kapılabiliyorlar”.
Ar-ge çalışmalarında üniversitelerin proje sunacakları zaman mutlaka özel sektörün de bu işin içinde olması gerektiğini vurgulayan Tulgar, “Onlar olmadan proje sunamayacaklar çünkü üniversiteler belli bir ürün geliştiriyorlar. Mesela teşhis kiti geliştiriyorlar ama bu ticarileşmiyor, rafta kalıyor. Eğer özel sektör bu işin içerisinde olursa kendisi çıkan sonucu ‘ben bunu alıp üretime aktaracağım’ diye düşünürse bizim vermiş olduğumuz kaynaklar boşa gitmez diye düşünüyoruz” dedi.
Projeler titizlikle inceleniyor
Genel Müdür Yardımcısı Tulgar şöyle devam etti: “Üniversiteler eğer proje sunacaklarsa mutlaka özel sektörün orada olmasını istedik. Ya da eğer özel sektör proje sunacaksa da bizim araştırma enstitülerimizi projeye dahil etmeleri gerekiyor. O da neden? Bu Ar-ge’ler biliyorsunuz alt yapı gerektiren hususlar. Bazen altyapıları olamayabiliyor. Bazen çok pahalı yatırım yapmaları gerekebiliyor. Bizim araştırma enstitülerimizin altyapı ve yetişmiş insan gücü de var. Dolayısıyla bunlardan istifade edebilirler. 2017 yılı itibariyle daha ucuza daha sonuç alıcı projeler elde edebiliriz diye böyle bir uygulamaya geçtik. Şu ana kadar da yaklaşık 10-11 yıl içerisinde bin 500 proje başvurusu oldu. Bunlardan 360 tanesi kabul gördü. Bu değerlendirmelerin de belirli aşamaları var. Öncelikli olarak bizim istediğimiz şekilde formata uygun olarak hazırlanmış mı ona bakılıyor. Önceliklerimize uygun mu, çünkü biz önceliklerimizi belirliyoruz. Önceliklerimizi de biz kendimiz tek başımıza belirlemiyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarımızda diğer genel müdürlüklerimiz var. TÜBİTAK’tan, Veterinerlik Fakültesi’nden gıda bölümlerinden, Ziraat Fakülteleri’nden, meslek odalarından temsilciler var. Bunlarla birlikte belirliyoruz. Bunlara uygun mudur değil midir ona bakıyoruz. Ayrıca 14 tane değerlendirme kurulu üyesi var. Bütün bu aşamalardan geçerse projelerini bize gelip sunuyorlar, değerlendirme kurulunda tartışılıyor. Ve bütçe imkanları doğrultusunda da bu projeler kabul ediliyor. İlk 3 yıl 50 civarında proje başvurusu vardı daha sonra 100’e çıktı. Ondan sonraki 5 yıllık dönemde de 250-300 civarlarında proje başvurusu vardı. Bu son değişiklikten sonra da 121 proje başvurusu oldu. Bunlardan 29 tanesi elemeleri geçerek değerlendirme kuruluna sunulmaya uygun görüldü. Bunlardan da 19 tanesi destekleme programına alındı. Bundan birkaç hafta önce de sözleşmeleri imzalandı ve bu projeler yürürlüğe girdi”.
“Daha büyük projeler bekliyoruz”
Buradaki asıl amacın tarım sektörünün problemlerinin çözülmesi olduğunu bildiren Necati Tulgar, 2 tane hedefleri olduğunu ifade etti. Tulgar, “Bunlardan bir tanesi özel sektörün ar-ge alt yapısının geliştirilmesi ikincisi de, özel sektörün bu işin içine çekilmesi o kültürün oluşturulması ve elde edilecek sonuçların bir an önce uygulamaya aktarılması. Yani zaten özel sektör eğer sonuçta kendisi bir kar elde etmeyeceğini düşünürse bu işin içerisinde yer almayacaktır. Dolayısıyla biz özellikle yüzde 30’luk onların katkısını bunun için ilave ettik. Daha büyük ve daha sonuç odaklı projeler bekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
“Laboratuvarlarımızı, arazilerimizi kullanabilecekler”
Özel sektörün katkısının yüzde 14 olduğunu ve bunun çok düşük bir rakam olduğunu bildiren Tulgar, Ar-ge bütçelerine bakıldığı zaman 900 milyonluk bir bütçenin var olduğunu söyledi. Tulgar, “Burada kamunun payı oldukça yüksek. TAGEM’in payı yüzde 40’ların üzerinde. 900 milyonun 380 milyonu TAGEM tarafından finanse ediliyor. Özel sektörün de bu işin içerisinde payını artırması gerekiyor. Bunun için de biz özellikle daha fazla özel sektörü bu işin içerisine çekmek için araştırma enstitülerimizin alt yapısını özel sektörün kullanımına açtık. Yani gelip bizim arazilerimizi kullanabilecekler, laboratuvarlarımızı, alet ve ekipmanlarımızı, personelimizin bilgi birikiminden istifade edebilecekler” vurgusu yaptı.
“Ar-ge ofisleri açılıyor”
Necati Tulgar şunları söyledi: “Bunun dışında yine 2017 yılı itibariyle enstitülerimizde özel sektör Ar-ge ofisleri açmaya başlıyoruz. Bunlar belli standartlarda olacak. Özel sektörün eğer bir proje fikri olacaksa gelecek bizim bu Ar-ge ofislerimizi ki, bu Ar-ge ofislerinde her türlü alt yapı, ihtiyaç duydukları her şey olacak. Bizim Ar-ge ofislerini 6 ay ücretsiz kullanabilecekler. Birlikte proje hazırlayabilecekler. Eğer burada projelerini hazırlayıp sunarlarsa ve kabul edilirse bu proje bitene kadar alt yapı imkanlarımızı kullanma imkanları da olacak. Dolayısıyla kendileri de belli bir katkıda bulunacaklar. Özel sektör belki bir araştırma projesine girecekken, diyelim ki alt yapısı olmadığı için çok daha pahalıya mal edeceği için belki biraz daha uzak duruyor olabilir. Ama şimdi enstitülerimizin alt yapısını açtığımız için projelerini çok daha kolay bir şekilde biraz daha ucuza mal edebilecekler.
Necati Tulgar, Ar-ge desteğini yüzde 3,5’tan yüzde 7’ye çıkarmak yani yüzde 100 artırılması gibi bir hedefleri olduğunu belirterek, bunun dışında dünyadaki Ar-ge konseptini de takip ettiklerini bildirdi.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, sadece rakamsal olarak özel sektör ve üniversitelerin yanında olmakla kalmıyor. Uzman insan kaynaklarını, bilgi birikimini, araştırma enstitülerini, laboratuvarlarını, eğitim merkezlerini onların kullanımına sunarak desteğini artırıyor.
 
ar-ge destek özel sektör üniversite işbirliği